Erdoğan’ın başdanışmanı Uçum’dan 5 teğmenin ihracına ilişkin açıklama

Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos 2024’teki mezuniyet töreninden sonra kılıç çatarak subay andını okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını atan teğmenler, disiplinsizlik bahanesiyle TSK’den ihraç edildi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) “5 teğmene Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayırma cezası verildi” açıklamasında bulundu. Öte yandan MSB, 3 disiplin amirinin de ayırma cezası aldığını duyurdu.

Teğmenler hakkında verilen ihraç kararına bir yorum da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum’dan geldi. Uçum, ihraç kararını savundu ve “Konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur. Israrlı emre itaatsizlikten kaynaklanan disiplinsizliktir” ifadelerini kullandı.

“SORUN MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ DEMEK DEĞİL…”

Uçum’un “Pazar yazısı Milli ordu göz bebeğimizdir” başlıklı yazısının tamamı şöyle; “Dört yüze yakın olduğu söylenen yeni mezun teğmen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedi. Bunların beşine ve disiplinsizlikle ilgili görülen üç sıralı amire ayırma cezası (ihraç) verildi. Gerçek buyken ayırma sebebi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıdır demek, kasti bir çarpıtma anlamına gelir.

Eğer “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadesi, ayırma cezasının sebebi olsaydı dört yüze yakın yeni mezun teğmene soruşturma açılması ve hepsinin ihraç edilmesi gerekirdi. Demek ki sorun Mustafa Kemal’in askerleriyiz demek değil, ısrarlı emre itaatsizlikten kaynaklanan disiplinsizliktir. Başkomutan Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları hiç tartışmasız kurucu liderimiz Atatürk’ün takipçisidir. Bu konu tartışmaya açılamaz. Dolayısıyla somut konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir, tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur.

KONU TAVİZSİZ ŞEKİLDE MİLLİ ORDUYU KORUMAKTIR”

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disiplin tüm sistemin esasıdır. Milli Savunma Bakanlığı ve TSK orduya ilişkin disiplin hukukunu tavizsiz uygulayamazsa büyük zaafa düşmüş olur. Milli Orduya verilebilecek en şedit zarar disiplinsizlik virüsünü orduya bulaştırmaktır. Buna sebep olmak da disiplinsizliğe göz yummak da ihanete kapı açar. Somut durumda eylemin askeri disiplin hukukuna aykırı olduğu yönünde genel bir eğilim oluştu. Askeri disipline aykırı eylem var ama yaptırım uygulanmamalı demek tam bir aymazlık olur. Hele konuya ‘gençlik hatası hoş görülmeli’ diye bakmak tamamen yanlıştır. Konu, Milli Ordudur. Konu, tavizsiz şekilde Milli Orduyu korumaktır.

O zaman tartışılabilecek tek husus bu kusurlu eylem için uygulanan yaptırımın orantılı olup olmadığıdır. Yaptırım uygulanmalı ama uygulanan yaptırım ağırdır demek ise hukuki bir iddiadır. Bu durumda bu iddianın sahipleri bunu hukuken kanıtlamak zorundadır. Tabi ki gerekçeli karara göre hukuki tartışma olabilir. En azından askeri disiplin hukuku çerçevesinde yani doğru zeminde tartışma yapılabilir, bunun hukuken anlamı da olur. Hukuk sınırları içinde kaldığı sürece bu tartışma makul kabul edilir.

İdari yargı denetiminde konu yine bütün hukuki yönleriyle ele alınır. Hukuki süreçler bittiğinde herkesin kabul etmesi gereken nihai kararlar çıkar. Ancak o aşamadan sonra kusurlu eylemleri sebebiyle yaptırıma uğramış kişilerin durumu netleşir. Onlar da kendilerine bir yol çizer. Hal böyleyken tamamen önyargıyla ve kendi ajandaları üzerinden karara karşı çıkanlar işin somut hukukuyla, yaptırım uygulanmış kişilerin gerçek durumuyla hiç ilgilenmiyor, hatta onları istismar eden yaklaşımlar bile görülüyor.

“MİLLİ ORDUMUZ TİTİZLİKLE KORUNMALIDIR”

İlginç olan karara itiraz eden bazı çevreler örtük de olsa kararı hukuken kabul ettikleri izlenimi veriyor. Belki de bu nedenle konunun esasının tartışılmasından kaçınılıyor, kararın gerekçesi hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunuluyor. Dolayısıyla karara karşı çıkan birçok çevrenin, kişinin veya muhalifin gerçek derdi askeri disiplin tartışması ve hukuk değildir. Tek dertleri bu olayı dar siyasi çıkarları için istismar etmektir. Konu Atatürk ve Milli Ordu olunca bu istismarın vebali çok büyük olur.

Fetöcü çeteden, yerli ve yabancı darbeci yuvalardan arındırılmış Milli Orduyu herhangi bir istismara konu yapmak tam bir gaflet halidir. Ayrıca bazı siyasiler, siyasi analistler, yorumcular ve medyacılar dahil belli kesimler bu ihraç işlemini; geleceğe etkisi, milli ordu-millet ilişkisi, ordu-siyaset ilişkisi gibi kendilerine cazip gelen büyük konular (!) üzerinden tartışmaya meyilliler. Buna yeltenenler ciddi yanlış yapar, hatta niyetleri öyle olmasa bile kışkırtıcı durumuna düşer.

Milli Ordu Türkiye’nin bağımsızlığının, milli gücünün ve anti-emperyalist mücadelesinin askeri güvencesidir. Milli Ordu Türkiye’nin geleceğinin temel teminatlarından biridir. Türkiye’nin Milli Ordusu küresel emperyalizme karşı mücadelede, Merkez Afro- Avrasya’nın ve dünya mazlumlarının umududur. İşin özü, göz bebeğimiz Milli Ordumuz titizlikle korunmalıdır.”

Related Posts

Şehitler için siyasilerden başsağlığı mesajları

Pençe-Kilit Harekat bölgesinde metan gazına maruz kalan 19 askerden 5’inin şehit olmasının ardından birçok siyasi başsağlığı mesajı yayımladı.

CHP Rize İl Başkanı Deniz: Muhalif herkesi içeri mi alacaksınız?

Deniz “Ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar, ne haksızlığa karşı sessiz kalacağız ne zulme boyun eğeceğiz.” düşüncesini dile getirdi.

Gözaltındaki Başkan Karalar’dan mesaj

Gözaltındaki Türkiye Belediyeler Birliği Başkanvekili ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın mesajı yayınlandı.

Texas’ta sel felaketi: 43 ölü

ABD’nin Texas eyaletinde şiddetli yağışların ardından meydana gelen sel felaketinde 43 kişi yaşamını yitirdi. Önceki gece başlayan sağanak nedeniyle Kerr County’deki Guadalupe Nehri taştı, birçok yerleşim alanı sular altında kaldı. 800’DEN FAZLA KİŞİ …

ABD’de sel felaketinin bilançosu ağırlaşıyor: 15’i çocuk en az 50 kişi hayatını kaybetti

ABD’nin Teksas eyaletindeki Kerr County’de yaşanan sel felaketinde 15’i çocuk olmak üzere en az 50 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi.

İsrail ordusu şimdi de Batı Şeria’ya sardı

İsrail ordusu Batı Şeria’da baskın ve gözaltılarına devam ederken, Yahudi yerleşimciler Filistin topraklarına saldırdı. Gazze’deki hava saldırılarında üç Filistinli daha öldü. Filistinli yetkililere göre, 7 Ekim’den bu yana ölü ve yaralı sayısı 190 bini geçti.