Halkların demokratik mücadelesinde sivil ve demokratik direnişin özel bir yeri vardır. Kürtlerin sivil mücadele alanındaki durumu nedir? Entelektüel alanda Kürt alimlerin İslam aleminin bilim dünyasında özel bir yeri vardır. Kürdistan Gazetesi’nin yayın hayatına başladığı 22 Nisan 1898’den beri medya alanında da Kürtler var.
Kürt ülkesi kendi iradeleri hilafına kontrol altında tutan bölgedeki ulus-devletlerin kurulmasından sonra Kürt halkı her şeyden mahrum bırakılmıştır. Kürtler neden 20. yüzyılın başında devlet statüsüne ulaşamadılar? Ondan önce belli bir statüye sahip olan Kürt Beylikleri neden bir araya gelip bağımsız bir devlet kuramadı?
Bu soruları bir kenara bırakalım, bugün Güney Kürdistan ve Rojava’da (uluslararası tanınırlığı olmasa da) Kürtlerin statüsü var. Geri kalan parçalarda ise güçlü bir siyasi mücadele ve direniş devam ediyor. Birçok Avrupa ülkesinde çok sayıda Kürt var. Akademik ve entelektüel alanda önemli bir güç ortaya çıkmış durumda. Paris Kürt Enstitüsü’nün verilerine göre, sadece bu kuruluşun bursuyla doktora yapan kişi sayısı 540. Dünyada birçok üniversitede tanınmış Kürt akademisyenler var. Türkiye’deki çeşitli üniversitelerde Kürt kültürü, dili ve edebiyatı bölümleri de bulunmaktadır. Oralarda da bir grup akademisyen yetişmiş durumda. Kürtlerin IŞİD’e karşı kazandığı zaferden sonra Kürt davası dünyada tanınıyor ve halklar Kürt davasına destek veriyor.
Her yıl Kürtler üzerine birçok uluslararası panel, seminer ve konferans düzenleniyor. Türkiye’de ise Kürtler Türkiye’nin iç siyasetinde önemli bir güce sahipler, parlamentoda temsilcileri var ve tüm engellere rağmen birçok şehrin yönetimi onların eline geçmiş durumda. Başarısız darbe girişiminden sonra birçok Kürt kurumu kapatılmış olsa da bugün onlarca Kürt derneği ve vakfı var. Ayrıca onlarca Kürtçe televizyon kanalı ve yayınevi var; her yıl yüzlerce Kürtçe kitap yayınlanıyor. Kürtler dijital alanda ve sosyal medya ağında aktifler.
Mevcut güç ve yetenek, Kürt halkının özgürlük mücadelesine yeni bir yol açabilir. Ama ne yazık ki, diğer birçok alanda olduğu gibi, bu konuda da güçlü birlik ve iş birliği yok. Kürt sivil toplum örgütleri bugüne kadar pek çok proje gerçekleştirdi, çok değerli işler yaptı ama sivil alanda kendi özgün kimlikleriyle bağımsız bir özne olamadılar. İsmail Beşikçi’nin veciz bir sözü var; “Türkiye’de Kürtler her şey olabilir ama Kürt olamazlar” maalesef bu alandaki Kürt sivil toplum örgütleri de henüz kendi ulusal kimlikleriyle bir birlik oluşturup, uluslararası alanda tanınır hale gelebilmiş değiller.
Belki de ilk kez bir grup Kürt sivil toplum örgütü 26-28 Nisan tarihleri arasında BAN Kültür ve Sanat Vakfı öncülüğünde Urfa’da bir araya geldi ve sorunlarını bir çalıştayda tartıştı, bu alandaki sorun ve sorunları çözmenin yollarını aradı. Bu çalıştayda 19 kurum ve kuruluşun temsilcileri bir araya gelerek sivil alandaki durum ve sorunları tartıştılar.
Çalıştayın düzenleyicisi BAN Vakfı’nın yanı sıra, insan hakları alanında çalışan Baran Tursun Vakfı’dan, Tahir Elçi Vakfı’na, Kürt kültürü ve dili alanında çalışmalar yapan Mezopotamya Vakfı, Kurt-Kav ve Paris Kürt Enstitüsü’den DİSA, DİTAM ve Kurdish Studies Center gibi araştırma kuruluşlarına, basın alanında çalışan Botan International ve gençler için kültürel etkinlikler düzenleyen Chalak Event’ten, tiyatro çalışmaları yapan Divan Akademi ve Batman Yeni Şehne’ye, Kürtçenin Vate Çalışma Grubu ve Yayınevinden, Kürt Araştırmaları Dergisi, DEMOS, Xiret Foundation ve Diyarbakır Doğal ve Kültürel Hayatı Koruma Derneği’ne birçok kadar farklı alanlarda çalışan bir çok STK temsilcisi çalıştayda fikir ve önerilerini sundular. Çalıştay Urfa’da yapılmasına rağmen Kürt Kültür ve Dil Derneği dışında bu ilden hiçbir kuruluş çalıştaya katılmadı. Sadece Xîret Foundation bir temsilcisi Urfa’dan katılmıştı.
Çalıştayda yapılan tartışmalar sonunda bu alanda birlik ve dayanışmayı güçlendirmesi fikri öne çıktı. Ayrıca Kürt siyasi hareketi ile eşitlik ve birbirini kabullenme temelinde bir ilişki geliştirilmesi ve ortak çalışma imkanlarının zorlanması düşüncesi dile getirildi. Benim görüşüme göre de bu tür çalışmalar artırılmalı ve daha geniş katılımlı yapılmalı. Eğer bu alandaki ideolojik ve siyasi bölünmeler ortadan kaldırılabilirse, güçlü sivil mücadele imkanları ortaya çıkar, bu Kürt demokratik mücadelesi yeni bir çehre kazanır.