Türk akademisini neresinden tutsanız elinizde kalıyor!
Bir tarafta aile şirketine dönen fakülteler, diğer tarafta öğrencisi olmayan fakülteye atanan personellere ödenen maaşlar ve oluşturulan kamu zararları!
Hatırlarsınız Bolu Abant İzzet Baysak Üniversitesi Teknoloji Fakültesi’ne dekan ve personel atandığı ve maaş aldıkları sayıştay raporuyla ortaya çıkmıştı!
Aile şirketine dönen fakültelere gelecek olursak, en yakın örneği Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde yaşanan skandaldı!
Atatürk’ün taaa 1926’da kurduğu Gazi Üniversitesi’nde bu skandalın yaşanması ayrı bir üzüntüye sevk ediyordu insanı!
Emekli profesörlerin çocuklarının aynı fakültede bölüm başkanı olmasını mı ararsınız, evli olan çiftler mi, eş dost akrabalarla doldurulan yüksek lisans ve doktora kadroları mı, elini sallasan skandala çarpıyordu!
Bu bir örneğiydi tabii ki, hemen hemen her üniversitede akrabalar, çocuklar ve ebeveynler arasında koltuk değişim töreni yapılırsa şaşırmayın yakında!
Akademinin bir başka skandalı ise, bilimsel çalışmalarda yatıyor tabii ki!
Geçen hafta yazmıştım, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıp Bilişim Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Fatma Hilal Yağın bir senede tam 50 makale yayınlamıştı!
Hepsi de uluslararası yayın!
Hatta bir makalesi vardı Yağın’ın tam 45 akademisyen imza atmıştı bu makaleye!
Yağın ortada belgeleri olan haberimizi elbette yalanlayamadı ama haberimize erişim engeli kararı aldırdı anında!
Sonra ortaya çıktı ki, eşi Burak Yağın, Malatya Adliyesi’nde çalışıyormuş!
Ayrıca Burak Yağın, karısının araştırma görevlisi olduğu fakültede doktora programına başlamış daha 6 ay önce!
Hem de daha doktora birinci sınıfta eşiyle ortak makaleleri de var!
Ne çalışkan aile!
Sonra ortaya çıktı ki, Yağın’ın bölüm başkanı Profesör Cemil Çolak da makale canavarıymış meğer!
Çolak’ın da toplam 432 yayını olduğu ortaya çıktı. 2007 yılında yardımcı doçent olarak göreve başlayan Çolak’ın görev yaptığı Biyoistatistik ve Tıp Bilişim Anabilim Dalı’nda Türkiye’deki diğer üniversitelerin bölüm başkanlarının ve hocalarının yayın sayıları ise, 90 ila 152 arasında değişiyor!
Akademik camiada tüm akademisyenlerin yayın yapmak için oldukça zorlandığı Science Citation İndex olarak bilinen SCI yayınları ise dikkat çekiyor. Çolak’ın 2014’te 5, 2015’te 13, 2016’da 18, 2017’de 15, 2018’de 10, 2019’da 5, 2020’de 4, 2021’de 13, 2022’de 6, 2023’te ise 4 adet SCI yayını bulunuyor. Diğer üniversitelerdeki bilim insanlarının ise senede 1-2 en fazla 3 SCI yayını bulunmakta.
Tam Çolak’ın durumuna şaşırırken o da ne karşıma Hacettepe Üniversitesi’nden bir profesör çıktı!
Bu daha akıllara zarar!
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Levent Özçakar akademik hayatı boyunca 866 yayına imza atarken 2023’te 54, 2022’de 77, 2021’de 49, 2020’de ise 70 yayını bulunuyor!
SCI yayınlara göre kabul şartları daha hafif olduğu belirtilen SCI-Expanded yayınlarında Özçakar’ın dikkat çeken detay ise yayınlarının çoğunluğunun 1 veya 2 sayfadan oluşması!
Türkiye’deki diğer üniversitelerde görev yapan Çakar’ın mevkidaşlarının ise senede yaptığı yayın sayısı en fazla 8-9!
Ya diğer hocalar çok tembel, profesör olmuş yaymış oturuyor ya da bu profesörler aşırı çalışkan, ülkenin geleceği için uyku bile uyumadan çalışıyor, gözleri kapanmasın diye kürdan kullanarak!
Parayla makale yayınlatma, makale kardeşliği, araştırma görevlisi ve öğrenci çalışmalarına çoraklanan hocalar konularına ise girmiyorum bile!